Okul seçerken nelere dikkat edilmeli?

Okul seçerken…
Şu sıralar eğitimle ilgili geçmişe göre daha az yazdığımı fark ettim çünkü ‘derdi olan yazar.’ Deniz 4+4+4’e başlarken çok dertliydim, o zamanlara dönüp bakınca bu blogdaki 10 yazının 9’unun bu konu üzerine olduğunu görüyorum şimdi. Ne kadar zor bir süreçti… Hala da hakkımı helal etmem.

Deniz’in ilkokula başladığı süreçte eğitim danışmanı Ali Koç ile tanışmıştım. Twitter’dan başlayan karşılıklı takipleşmemiz dostluğa dönüştü. Ali Bey bu süreçte Egitimpedia‘yı ve şimdi de (bizimkilerin de devam edeceği) Fide Okulları‘nı kurdu. Ve geçtiğimiz haftalarda ‘Okul Seçiminde Nelere Dikkat Etmek Gerekiyor?’ konulu bir Twitter sohbeti düzenledi.


Hazır okullar bitiyor ancak birçok veli çocuklarının başlayacakları ya da devam edecekleri okulları araştırıyorken, bu sohbette konuşulanları derlemek istedim ben de… Eminim birçok kafası karışık veliye ışık tutacaktır.

Her ne kadar konu ‘Okul seçimi’ olarak belirlendi idiyse de sohbet sırasında alt dallara ayrıldı. Aşağıda belli başlı konu başlıklarıyla toparlamaya çalıştım. Soru soranların isimlerine yer vermedim (gerek yoktu), bazı cümleleri düzelttim (Twitter’daki 140 karakter sınırlaması bazen imla hatasına zorluyor), emojileri sildim (yazarken emoji kullanmayı seven biri değilim), onun dışında sorulara dokunmadım. Biraz uzun, çayınızı kahvenizi alıp okuyun derim…

Okul seçimi:
Soru: Üstün yetenekli çocuklara okul seçerken nelere dikkat edelim?
Cevap: Her çocuğun “özel gereksinimi” olduğunun farkında olan bir okul seçmelisiniz.

Soru: İlkokulda öğretmen önemli. Ya ortaokulda?
Cevap: Okulun eğitim yaklaşımı önemli, sınav hazırlığı uğruna beceri kazandırma hedefinden vazgeçiyorsa uzak durun.

Soru: İlkokul birinci sınıftan itibaren çocuklara akademik yaklaşan sınav odaklı okulların çocuklara zararı var mı?
Cevap: Erken yaşta akademin eğitimin uzun vadede zararları ile ilgili çok sayıda araştırma var.

Soru: Aileler karar vermekte zorlanıyor. Özel okul mu devlet okulu mu seçmeli?
Cevap: Yakınınızdaki devlet okulu beklentilerinizi karşılıyorsa en iyi çözümdür. Beklentiniz karşılanmıyorsa özel okul.

Soru: Her çocuğun özel gereksinimi olduğuna inanan ve bu yolda donanım sağlamaya çalışan bir okul var mı Türkiye’de?
Cevap: Ne yazık ki bu konuda özel okullar sınıfta kalmış durumda…

Soru: İlkokula hiç göndermesek olmaz mı? Evde daha keyifli halledemez miyiz bu işi? Tabii arkadaş ve bol oyun da sunarak?
Cevap: Kötü çözüm değil ama Türkiye’de yasal zemini yok.
Soru: Yasal zeminden kasıt devletin bir politikası olmamasıysa, evet, demek istediğim bu… Bu politikasızlıkta okulsuzluğu götüremez miyiz?
Cevap: Yasal yaptırımları göze alarak, elbette. Ama zor olduğunu bilmelisiniz.

Soru: Öğretmen bir anne sizce çocuğunu kendi okuluna mı göndermeli yoksa başka bir okula mı?
Cevap: Kolay bir karar değil ama farklı okul daha iyi olabilir, çocuktan çok anne için!

Soru: Özel okullarda fiyatı düşürmenin yolu var mı? Liseyi bitirene kadar özel okula verilecek para biriktirilirse ev alınır.
Cevap: Devletin özel bir desteği olmadığı sürece bu seviyelerin altına düşmesi zor.

Soru: Okul tamam da, öğretmen seçme şansımız olmuyor. Bazen öğretmenden dolayı hayat kabusa dönebiliyor. Ne yapmalı?
Cevap: Öğretmen seçmekten çok öğretmene karar vermek diye bakılmalı. Okuldan öğretmenlerini erken ilan etmesini isteyin.

Soru: Yakın, ama içime sinmeyen okul mu? Uzak ama vizyonunu beğendiğim okul mu?
Cevap: Servisle 1 saati geçiyorsa hiçbir vizyon o kadar yol gitmeye değmez.

Soru: 70 ay ilkokul birinci sınıfa başlamak için erken bir dönem mi?
Cevap: Eskiden erkendi ama şimdi birinci sınıflarda ortalama olarak o aylarda çocuklar… Çocuğa göre karar vermeli…

Soru: Ram raporlu dislektik oğlum var, ikinci sınıfta… Devletten özele geçeceğiz. Okul görüşmelerinde neye dikkat etmeli?
Cevap: Okulun özel gereksinimli çocuklar ile ilgili politikasını ve çözüm araçlarını öğrenin.

Soru: Okul öğrencilerin beklentisini mi karşılayacak, yoksa velilerin mi beklentisi karşılanacak?
Cevap: Elbette ki öğrencilerin, ama velilerin de sürecin bir parçası olduğunu unutmadan…

Soru: Okulu öğrenci mi seçecek, veli mi?
Cevap: Okulöncesi ve ilkokulda ebeveyn kararı daha önemli. Ortaokul itibarıyla mutlaka çocuğun onayı.

Soru: İkiz kardeşler ilkokulda aynı okulda mı olmalı?
Cevap: Aynı sınıfta olmamaları daha iyi olur. Aynı okul çok problem olmaz. Diğer seçenek ebeveyne yük.

Soru: Özel okul görüşmelerinde sorulması gereken en önemli sorular nelerdir? Eğitim metodu, sosyal akviteler, vb.?
Cevap: Kadro sürekliliği, eğitim yaklaşımı, kurucu, öğretmen niteliği…

Soru: Ders saatleri kaç dakika olsun?
Cevap: Dersler zorunlu olarak 35-40 dakika ama teneffüsleri 15 dakika yapmak elimizde.

Soru: Devlet okulundan başka şans yoksa, sistemin kurbanı olmasını istemediğimiz evlatlarımızın eğitimi için ne yapılmalıdır?
Cevap: El birliği ile okulların niteliğini yükselteceğiz. Eğitim kamusal bir haktır.

Soru: Sınıflar en az-en fazla kaç kişi olmalı?
Cevap: 20-24 arası iyidir; 10 kişinin altını hiç önermem.

Ödev:
Soru: Birinci sınıfta oyun/ödev dengesini nasıl kuracağız?
Cevap: Birinci sınıfta ödevden vazgeçilebilir. Oyundan asla…

Soru: Ödev, ailenin de dahil olması gereken bir süreç midir?
Cevap: Ödev ebeveynin dahil olmaması gereken bir süreç. Çocuğunuzun öğretmeni rolünü üstlenmeyin, birlikte keyifli zaman geçirmeye bakın. İlk 4’te ödevin yararına inanmıyorum; daha sonraki kademelerde çocuğun sorumluluğunda ve bireysel ödev olmalı.

Soru: Çocuğa verilen ödev veliye verilmiş kadar kompleks ise bu ödevi yapmayalım mı? Çocuğun yaşayacağı mahcubiyet ne olacak?
Cevap: Yapmayın. Öğretmen mahçup olsun yanlış ödev verdiği için…

Soru: (İlkokulda, ödevi) ‘beraber yapalım’ mı? Yoksa ‘kendin yap’ mı?
Cevap: Hiç yapılmasın.

Soru: Okulda anladığını pekiştirmek için tekrar yapması gerekmez mi? Ödev de bunu desteklemiyor mu?
Cevap: İkokulda bu tekrarın yararı olmadığı ile ilgili çok sayıda araştırma var. Ben uzak durulmasından yanayım.

Okul süreci:
Soru: 9’da başlayan bir okul saat kaçta bitmeli sizce? İlkokul ve ortaokulda?
Cevap: Keşke 14 gibi bitse… Mevcut saatler çok uzun ama çalışan ebeveynler için okul sonrası çözümler yetersiz.

Soru: Okullarda öğrenci meclisi temsilcisi olmalı mı? Nasıl seçilmeli?
Cevap: Kesinlikle olmalı. Çocuklar -bütün yaş grupları ile- bütün karar alma süreçlerine dahil edilmeli, müfredat dahil.

Soru: Çocuk kendi kendine okuma yazma öğrendiyse birinci sınıfta ille de sıkılacak mı?
Cevap: Birinci sınıfta okuma yazma dışında çok sayıda beceri kazanacak; eğer okul eğlenceli ise sıkılmaz. Artık birinci sınıfa başlayan çocukların neredeyse tamamı okuma yazma bilerek geldiği için sorun yaşanmıyor.

Soru: İlkokul düzeyinde tasarımcı, girişimci ve mucit (problem çözen) yetilerinin sağlanması için yöntem var mı?
Cevap: Beceri odaklı atölyeler ile sağlanabilir.

Soru: Çalışan aileler için okul içindeki okul sonrası faaliyetler ne olmalı?
Cevap: Okul içinde olmaması en iyisi aslında… Zorunluysa spor ve serbest oyun.

Soru: Zorunlu din dersinin olmadığı, özgür bir okulu ne zaman tartışabiliriz?
Cevap: Umarım en yakın zamanda bütün derslerin seçmeli olduğu okullar olur.

Soru: İlkokullarda beden eğitimi dersi nasıl olmalı?
Cevap: Oyun temelli ve çocuğun farklı spor alanlarını tanımasını sağlayan, yeniklik duygusu yaşatmayan.

Soru: Kitap okuma alışkanlığına sahip çocukların birçok yönden avantajlı oldukları bir gerçek; okul bunu desteklemek adına neler yapmalı?
Cevap: Bir şey yapmasa daha iyi; okumayı görev değil, keyif olarak görmeli çocuklar.

Soru: Okul sadece öğretmen-veli-öğrenci üçgeninde dönmüyor. İstanbul’da bir de servis gerçeği var.
Cevap: Okullar ve ebeveynler çok uzak mesafedeki okula çocuk kaydetmeme konusunda uzlaşmalı.
Soru: Peki servis çalışanları? Okul çocuğun doğasına saygılı; peki ya serviste? Çalışanların hizmetiçi eğitim almaları gerekli mi?
Cevap: Zorunlu olarak eğitim alıyorlar zaten. Mesele denetimde…

Soru: Neden ‘çocukları sıkmayın, ödeve boğmayın’ demek eğitimi önemsememek, sınavda başarısız olmak olarak değerlendiriliyor?
Cevap: Bildiğimiz başka yöntem olmadığı için… Oyun ve serbest zaman akademik başarının da ilacı aslında…

Soru: Birinci sınıfta öğretmenin yaşlı olması, çocukları sizce nasıl etkiler? Özel bir çok okul, emekli öğretmenlerle çalışıyor.
Cevap: Nice ‘genç’ öğretmenler gördüm, ruhu yaşlı; nice ‘yaşlı’ öğretmenler gördüm ruhu gencecik : )

Soru: İlkokulda hayal dünyasının sınırlarını zorlayan üç ana faktör sayabilir misiniz?
Cevap: Hayal gücü olmayan öğretmen, hayal gücü olmayan müdür, hayal gücü olmayan program öldürür; boş zaman geliştirir.

Soru: Haftasonu kursları (yüzme-bale-tenis gibi) çocuğu bezdirir mi 7 gün ‘bir yere gittiği’ için?
Cevap: Kesinlikle. Siz yedi gün işe gitseniz hoşunuza gider mi?

Okulöncesi eğitim:
Soru: Anaokulunda akademik beklentilerimiz olmalı mı? Hiç mi olmamalı? Olmamalı, değil mi?
Cevap: Evet! Oyun, olabildiğince oyun. Gelecekteki akademik başarı bile ona bağlı.

Soru: 3,5 yaşındaki çocuğu öğretmen ve öğrencilerin tamamen yabancı dil konultuğu international bir okula vermek?
Cevap: Ebeveynlerden biri yabancı değilse international okullara devam edemez zaten. Bu durumda da çok gerek yok.

Soru: Anaokullarında aşırı anti-bakteriyel temizlik yapıldığını düşünüyorum, sizce?
Cevap: Hijyen odaklı ebeveyn ve okul yaklaşımı çocukların bağışıklı sistemlerinin güçlenmesini engeller.

Soru: Anaokulunda yabancı dil eğitimi seçim kriteri olmalı mı? Özel okullarda var, devlet okullarında yok bu eğitim malum.
Cevap: Okulöncesinde dil eğitimine göre karar vermek çok yanlış. Okulun ne kadar oyun odaklı olduğuna bakın sadece…

Soru: Neden Fide’nin anaokulu yok?
Cevap: Çocuklar mahallelerindeki anaokullarında oyuna doysun diye!

Öğretmen:
Soru: Çalıştığı okulda akademik iş yüküne ek olarak idari işleri olan öğretmenler ne kadar verimli ve mutlu olabilir, ve çocuklara etkisi?
Cevap: Bu ne yazık ki özel okullarda önemli bir program. Okullar öğretmenlere gereksiz iş yüklemeyi bırakmalı.

Soru: İlkokulda öğretmenin kadın ya da erkek olması çocuğa sorulmalı mıdır?
Cevap: Cinsiyet en önemsiz kriter; öğretmenin tarzı daha önemli.

Bu sohbetler zaman zaman devam edecek bildiğim kadarıyla… Haberdar olmak ve katılmak için Twitter’da Fide Okulları‘nı takip edebilirsiniz.

Kısa kısa da olsa, fikir vereceğini umuyorum bu paylaşımın…

Öte yandan, öyle bir ülkede yaşıyoruz ki bazen gelecekle ilgili plan yapmak bile lüks kalıyor. Dün, 11 kişinin öldüğü, 36 kişinin yaralandığı İstanbul Üniversitesi yakınlarındaki patlamadan sonra Twitter’da içimi dökerken, ‘Okullardan ne istersiniz?’ diye sormuştum. ‘Ne istersiniz behey şerefsizler!’ diye patlatanlara seslenmiştim aslında… ‘Okullardan beklentiniz nedir?’ gibi anlayan bir Twitter kullanıcısı ‘Şimdilik sadece patlatılmamasını…’ demiş… İşin vardığı nokta bu…